The Sandman'i izlemeden önce bilmeniz gerekenler.
Bütün iyi fantazi dizileri gibi The Sandman birçok gizem, yeni bir dünya düzenine yönelik tonlarca spesifik kural barındırıyor. Neil Gaiman'ın alamet-i farikası olan The Sandman dizisini hırslı bir şekilde ortaya koyan Netflix hem yıllanmış fanları, hem de yeni başlayanları kendine çekmek için elinden geleni ardına koymadı.
Thirteen Lives (2022): İmkansıza yakını sahnelemek
Ron Howard'ın Thirteen Lives'ında Tayland'ın Thaim Luand mağarasında kapana kısılan genç futbol takımını kurtarmaya yönelik 2018 tarihindeki 18 günlük operasyon anlatılıyor. Hikaye seyirciye duruma hazırlıksız iki kişi; Rick Stanton ve John Volanten tarafından anlatılıyor ve bu iki karakteri Colin Farrell ve Viggo Mortensen canlandırıyor. Karizmatik ve kahramanca roller oynamayan bu damağı kurumuş iki karakterin nasıl bitkin düştüklerini sahnede izliyoruz, filmin bir noktasında Rick çocuklarını sevmediğini bile itiraf ediyor.
The Stranger (2022): Joel Edgerton kariyerinin zirvesinde
Kariyerine Adam Cullen'ın bifografisi olan ve son on yılın en iyi Avustrayla filmlerinden olan 2018 tarihli Accute Misfortune' la start veren Yazar/ yönetmen Thomas M Wright'ın ikinci filmine garip bir ürkütücülük hakim. The Stranger yönetmenin yurttaşı olan Justin Kurzel'i anımsatan karanlık, rahatsız edici, stilize fakat şok edici olmayan, sakin, renklerden arınmış bir atmosfer taşıyor. Karakterler filmin üst düzeylerini sıyırmış, alttan kemiriyor gibi bir hava yaratılmış.
The Batman: Güzel ve dağınık...
Şunu itiraf etmeliyim, son zamanlarda Marvel veya DC logosu bulunan bir film izlediğimde 24 saat sonra değil, sinemadan çıkınca filmi izlediğimi bile unutuyorum. Spider Man: Evden Uzakta gayet beğendiğim bir filmdi, ama ertesi sabah uyandığımda 30-40 TL'ye bir bira içmişim gibi hissettim. Evet güzel ve zevkli, ama aynı Doctor Strange'de olduğu gibi biraz dopamin sadece.
Batgirl filmi iptal...Ve Warner Bros'un 78 milyon $ maliyeti çöpe gitti..
Yeni bir güne DC Comics felaketiyle başlamak ne güzel. Evet yanlış duymadınız Batgirl prodüksiyon aşamasına geçtikten 6 ay sonra 78 milyon $ maliyete rağmen Warner Bros tarafından iptal edildi. Finansal trajediye ek olarak oyuncu ve yönetmenin aramalarına geri dönüş olmadığını da belirtelim. Bir kaynak deneme yayınlarında izleyicilerin filmi kötü bir diziye benzettiğini ifade etti.
Maryln Monroe'nun en iyi filmlerini oynatalım.
Daha kimse Blonde filmini izlemedi ama şimdiden internet kübalı Ana de Armas'ın role uygun olup olmaması, içerilen seks sahnelerinin Monroe'yu küçük düşürüp düşürmediği tartışmalarıyla kaynıyor. 36 yaşında ölmesinin üzerinden 60 yıl geçti, ama Monroe hala onun ölümünden on yıllarca sonra doğmuş yeni nesillerde bile korumacı bir içgüdü uyandırmaya devam ediyor. Yine de bu tartışmaların Monroe'yu trajik bir hikayenin odağına aldığını, göz alıcı bir aktris ve dikkatleri üzerine çekmede usta bir şov kadını olduğunu ise göz ardı ettiğini belirtelim. Aktrisin internet mecralarında elimizin altında olan kısa, fakat çoğu zaman zevk veren kariyerinin örneklerini gezinmek için bundan iyi zamanlama olamaz.
Cult of the Lamb inceleme: Harika şekilde harmanlanmış bir tarikat yönetimi oyunu
Cult of the Lamb zalimliğin ve tatlılığın güzel bir bileşimi olarak son zamanlarda popüler olan roguelike ve farm simulator türlerini birleştirerek bu yılın en iyi oyunlarından birini oluşturuyor. Rogulike türü 2020'de çoğumuzun aşina olduğu Hades oyunuyla zirvesini buldu ve belirli bir kitle edindi. Bu türe alışık olmayanları combolar, bonuslar ve bosslarla tanıştıran Hades'de alt dünyada NPC'lerle dolu zorlu, mouse bozan serüvenlere yelken açıyorduk. Hades'i sevdiyseniz ve daha fazla base yönetimi unsuru istiyorsanız kuzulardan oluşan bir tarikatı yönettiğiniz Cult of the Lamb tam size göre.
Day Shift inceleme: Jamie Foxx amaçsızca vampir sürüsünü avlayıp duruyor.
Jamie Foxx'un elinde bir pompalı tüfekle bol bol sıkıcı, her örnekteki klasik kafa uçuşmaları ve efektlerin bulunan vampirleri avladığı bu komedi- aksiyon filminde JJ Perry yönetmenlik kariyerine pek de etkileyici olmayan bir başlangıç gerçekleştirdi. Los Angeles'da gizli bir vampir istilası başlamış ama yetkililer bunu kamuoyundan gizli tutuyor, dolayısıyla gizli bir vampir avcısı ordusunun bu işi sessizce yürütmesi gerekli. Lisanslı ve lisanssız birçok avcı ödül peşinde maceralara atılıyor, havuz temizleyici rolüne bürünmüş Bud da bu tayfadan biri. Aslında çantasında gizlediği ekipmanlar silah, pompalı bir tüfek, ortaçağda vampirlerin kalbine saplanan türden sertleştirilmiş odun kurşunlar atan bir tabanca ve türevleri. Bu sırada kankası da Snoop Dog'un oynadığı Big John Elliott, aslında şarkıcı kendisini oynamış da diyebiliriz.
2022'nin şimdiye kadarki en iyi 5 korku filmi.
Ti West'in görkemli ve son derece art niyetli filmi indie bir yönetmenin yüksek bütçeli filmlere geçişi için verimli bir zemin hazırlıyor. Filmin eleştirmen notları 10 üzerinden 8 seviyesinde, ben daha da yüksek bir puan verebilirim. West'in 70'lerin exploit filmlerinden Giallo'ya kadar bir çok esinlenmeyi yapıma dahil etmesi sanatsal ve kaotik bir şiddet filmi ortaya çıkarıyor. Kesinlikle A24 bünyesindeki korku filmleri arasında önde yer alıyor, cezbedici ve "vay anasını" dedirten şiddet sahneleri Texas Chainsaw Massacre izleri taşıyor.
Lost'un yapımcısı Damon Lindelof'a göre Marvel daha az film çekmeli.
Son söyleşisinde Watchmen, Lost gibi birçok dizinin yapımcısı ve senaristi olan Lindelof Marvel filmlerini sadık bir şekilde takip ettiğini, fakat bu evrene yönelik filmlerin daha az çekilmesi gerektiğini söyledi. Vulture dergisinin ropörtajında "olaya mantık çerçevesinde bakarsanız film çekmek bir meslektir.", diyen Lindelof şöyle ekledi, "Bu bir endüstri, birkaç güzel Marvel filmi çekerseniz doğal olarak, daha fazlasını çekmeliyiz, bunu genişletmeliyiz diye düşünüyorsunuz. Benim içimden geçen hissayat ise şu, keşke biraz daha az çekselerdi, böylelikle her biri daha özel görünürdü."
Game of Thrones bizi yaktı, House of the Dragon ateşe üfler mi?
Birçok fan gibi ben de GOT'un son iki sezonunun bir doğal afet olduğunu düşünüyorum, hatta bazı izleyicilere göre o kadar kötüydüler ki bütün dizinin içine ettiler. Şunu da dikkate almak lazım, bu kadar büyük bir hayal kırıklığı yaratmak için öncesinde güzel bir şeyler yaratmış olman lazım. Dizinin bu kadar büyük bir gözden düşme yaratması biraz da öncesinde seviyeyi çok yükselterek TV tarihine geçmesinden kaynaklanmadı mı? Yedi Krallık ortamına biraz küsmüş olsak da House of the Dragon'la tekrar umutlanmamıza yönelik yeşeren bazı ipuçları var.
90'lardan hak ettiği değeri görememiş 7 film
1997 tarihli Mimic prodüksiyon aşamasında baya bir sorun yaratsa da Guillerme Del Toro'nun görüntü yönetmenliğinde pek de fena sahneler yoktu. İnsanları taklit etme yeteneğine sahip bir grup insanın bu garip böcekle savaştığı film gişede yerin dibine çakıldı ve eleştiriler oldukça karışıktı. Fakat bu sizi filmi izlemekten alıkoymasın. Bu film Del Toro'nun görüntüleri sağ olsun her zamanki o gizemli bir ortama sahip, sinematik atmosfer ve harika yaratık tasarımları da cabası. Tabi içinde geçtiği metro dekorları gayet sıradan, ama Josh Brolin'in dev bir hamamböceği tarafından yendiğini izlemek isterseniz bir şans verin derim.
1